Yolda Olmak mı Yaşamak?

Yolda Olmak mı Yaşamak?

Sonu bilinmeyen yollara çıkmak, yaşamaktan duyduğumuz hazı ve tutkuyu hissettirir bizlere.

Kimi zaman bir çiçekteki renk cümbüşünü görmek için kimi zaman gökteki parlak yıldızları izlemek için kimi zaman da altın kumlarda yürümek için çıkarız yollara.

Yolun başında yanımıza aldığımız umutlar, hayaller, beklentiler bilinmez bir yola çıkmak için cesaretlendirir bizi.

Hayatımızı değiştirmek için mi rotamızı değiştiriyoruz yoksa yeni bir dünya keşfetmek için mi yüreğimizi gitme arzusuyla dolduruyoruz?

İnsanı tek bir noktaya sıkı sıkı bağlayan sistemler yaratılsa da zihnimize aidiyet duygusu aşılansa da içimizde sakladığımız özgür ruhumuzu asla öldürmüyoruz belki de. Sığmıyoruz yaşadığımız eve, çalıştığımız ofise, olmaktan memnun olduğumuz yerlere. İçimizdeki özgür ruhun sesi bir anda yankılanıyor beynimizde. Dünyadaki varoluş amacımızı sorguluyoruz. Hayattaki konumumuzu ve gerçekten olmak istediğimiz yeri düşünüyoruz.

Kızıl toprakların ötesine geçip denizin güzelliğine bakmak istiyoruz sonrasında denizlerin ardındaki yaşamları, hikayeleri, kültürleri merak ediyoruz.

Tam gidecek gibi olurken bir anda duruyoruz, arkamıza bakıyoruz, sorumluluklarımız geliyor aklımıza. Ve çoğu zaman gidemiyoruz aslında gerçekten gitmek istediğimiz yerlere.

Ne güzel demiş Marc Levy: “Geride kalan kalbinizse, mutlaka geri dönersiniz.”

Oysaki yaşamak, yolda kalmaktır. Her güne yeni bir macera, her ana bambaşka deneyimler sığdırmaktır. Düşünsenize haritada yerini dahi bilmediğiniz küçücük bir şehirde yabancı olduğunuzu. Dilinizi bilmeyen binlerce insanın arasında anlaşılmaz olduğunuzu. Kültürünüzü tanımayan bir topluluğun içinde aykırı durduğunuzu…

Özgürlüğün kanatlarını takıp kaygısızca dolaşmak, amaçsızca bilinmez hedeflere doğru yol almak, ne kadar imkansız görünse de bu dürtüyü hep içimizde saklarız.

Belki konfor alanımızı terk etmek istemediğimizden belki de alışkanlıklarımızdan kopamadığımızdan bu isteği erteler dururuz. Bu yüzden gezginlere hayranlıkla bakar, cesaretlerine imreniriz.

Yılların birikimiyle şekillendirdiğimiz iş hayatımızı, her köşesinde emeğimiz olan yuvamızı, çocukluğumuzdan beri hayatımızda olan dostlarımızı, sevdiklerimizi, ailemizi geride bırakma düşüncesini göze alamayız.

Nedeni ne olursa olsun, bir gün hayallerinizin peşinden gitmek istediğiniz yere kadar gidin.

Olmak istediğiniz yer, belki İtalya’nın yüzen şehri olarak adlandırılan Venedik olur belki de Avustralya’nın güzel bir kadın formuna bürünmüş Brisbane şehri…

Hindistan’da Ganj Nehri kıyısına kurulmuş Varanasi’ye gidersiniz ya da Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Lyon’da bulursunuz kendinizi.

Kim bilebilir, hikayenizin hangi topraklarda devam edeceğini?

Ama o gün gelene kadar gitmek istediğiniz yerlerin hikayesini, kültürünü, tadını, bir parçasını size sıra dışı kavanozlarımızın içinde sunacağız.

7 farklı kıtadan yola çıkarak kendi ülkelerinin hikayelerini Chefs & Jars’ın kavanozlarına sığdıran şeflerimizle birlikte uzaklara olan özleminizi, sıra dışı lezzetlerimizle dindirmeye çalışacağız.

 

Nur Aydoğdu

No Comments

Post A Comment

  +  82  =  89

Sohbeti başlat
Merhaba nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba size nasıl yardımcı olabiliriz?